Sık Sorulan Sorular

Psikiyatrist-  Tıp fakültesine girmeye hak kazanarak, 6 yıllık tıp eğitimini tamamladıktan sonra TUS (tıpta uzmanlık sınavı) ile Psikiyatri Ana Bilim Dalında 4-5 yıl ihtisas eğitimi alan tıp doktoru.  Psikiyatrist ünvanı tek başına bir psikiyatri kliniğini yönetebilir ibaresini içerir. İlaçla tedavi yapabilir.

Psikolog- Üniversite sınavında Psikoloji Bölümüne girmeye hak kazanan,  4 yıl psikoloji eğitimi alan kişi.

Psikoterapist- Kendisi uygun ve ehil bir terapistle kendi  terapi seanslarını tamamladıktan sonra dünyaca bilimsel olarak etkinliği kabul edilmiş bir terapi ekolü üzerinde yıllarca eğitim alıp uzmanlaşmış kişiler (psikiyatrist ya da psikolog olabilir)

Psikiyatrik bozukluklar beynin işleyişi ile ilgili biyolojik hastalıklar olduğu için ilaçla tedavinin yeri tartışılmaz. Ancak ilaç tedavisinin yanında psikiyatrla birlikte yürütülmesi tercih edilen psikoterapi seansları iyileşmeye katkıda bulunur, tekrar etme olasılığını azaltabilir. Yani ilaçla tedavi daha iyidir ya da önemli olan ilaç almadan tedavi olmaktır diye bir ayrım doğru değildir. Gereken tedaviyi psikiyatr belirleyecektir.

Antidepresanlar, antipsikotikler ve duygudurum düzenleyicileri bağımlılık yapmaz. Benzodiazepin grubu ilaçlar  (Xanax, diazem, ativan, rivotril vb) eğer doktor gözetiminde kulanılmazsa ve doktora danışmadan yüksek doz ve uzun süre kullanılırsa bağımlılık yapabilir.

Psikiyatrik hastalıkların tedavilerinde uygun ilaçlar, uygun dozda ve uygun süre kullanılırsa, hastalık iyi takip edilirse tekrar etme olasılığı oldukça azalır. Tekar etmemesi için doğru tanı ve tedavi gereklidir. Buna rağmen yaşanan olaylar, kişinin mizaç özellikleri, kişinin stresle baş etmede kullandığı işe yaramayan yöntemler hastalıkların tekrar etmesine  sebep olabilir.

İlaçların hepsinin etki etme süreleri farklıdır. Örneğin antidepresan ilaçların olumlu etkilerinin ortaya çıkması en az 3-4 hafta gerektirir. Hastaların ilaçları fayda göstermedi diyerek erken bırakmamaları gerekmektedir. Bu nedenle  ilaçların etki süreleri ve iyileşme aşamaları klinisyen tarafından hastalara anlatılmalıdır.

Kişinin insan ilişkilerinde yaşadığı problemlerin birçoğu çocukluğundaki  aile içi  dinamikler ile bağlantılıdır. Bu nedenle hastaların çocukluk hikayelerini hastanın diliyle öğrenmek belirtilerin sebeplerini anlamak adına önemlidir.  Hastanın o dönemle ilgili anlattığı her şey günümüzdeki davranış kalıplarını şekillendirmektedir.

Kanser günümüzde sıkça rastladığımız,  günlük işlevleri ve hayatta kalımı direkt etkileyen bir hastalık grubudur.  Kanser hastalarının onkoloji uzmanları tarafından tedavileri düzenlenirken, hastalıklarının uygun bir dille anlatılması gerekir.  

Her insanın sağlığı ile ilgili gerçekleri bilme hakkı vardır. Fakat bu durumla yüzleşmek, kabullenmek ve baş edebilmek oldukça zorlayıcı olabilir. Hasta ve hasta yakınlarının bu konuda bilgilendirilmesi, psikolojik açıdan desteklenmesi tedavinin bir parçasıdır. Bu bağlamda onkoloji ve psikiyatrinin işbirliği içinde çalışması gerekir. Site içinde bulunan  onkoloji hasta ve hasta yakınlarına psikolojik destek bölümünü ziyaret edebilirsiniz.

Genellikle genetik temeli vardır diyebiliriz, fakat her hastalığın genetik olma olasılığı değişim gösterir. Bipolar affektif bozukluk (manik depresif bozukluk) genetik geçişi en yüksek olan psikiyatrik bozukluktur.